Ötekilerden ‘Ötekilere’ (From Others to ‘Others’)
PhD Student, Intercultural Communication, Howard University
M.S., Conflict Analysis and Resolution, George Mason University
Toplumun her kesiminin tanık olduğu ama bazılarının merakla, bazılarınınsa isteksiz bir şekilde karşıladığı açılımlar için belki doğru yönde atılmış bir adım diyebiliriz. Belki diyorum, çünkü bu açılımların yarardan çok zarar verip vermediğini önümüzdeki birkaç yıl gösterecek. Açılımların uygulanış biçim-lerine ve ‘açılım’ olgusuna bakacak olursak bunun ne demek olduğunu daha iyi anlarız.
Açılımları yapan sayın Başbakanımızın neredeyse özel bir durumu var. Kendisi öteki olanları savunarak ve onların oylarını da alarak böylesine büyük bir şekilde ilk iktidara geldi. Yıllar sonra, kendilerine karşı duran neredeyse her kesimi gerek söylemleri, gerek davranışları ile marjinaleştiren bir ana iktidar partisi olmayı başardılar. Bir yandan, ‘öteki kimlikli ana iktidar partisi’ sıfatına bürünürken, diğer taraftan onyıllar boyunca öteki kalmış gruplara açılımlar buyurdular.
Öne çıkan motif
Bu açılımların şekillerine bir bakalım, acaba bir motif ön plana çıkacak mı? Her seferinde, Kürt açılımında olsun, Romen açılımında olsun, sayın Başbakanımız, o açılımın insanları ile özdeşleşen bir mekâna gitti. Orada büyük bir heyecanla ve yerel halkın misafirperverliği ile karşılandılar. Yıllardır öteki olmayanların verdiği sıkıntılar ve yaptıkları zulümler paylaşıldı ve büyük bir ümit, geleceğe karşı yeni bir bakış ile açılım tamamlandı!
Bu üslüp ‘melodram’ nitelikteki söylemlere bire bir oturuyor. Kötü kalpli zorba tarafından kaçırılan aciz prenses, beyaz atlı karizmatik prens tarafından kurtarılıyor. Böyle bir temanın tekrarlanarak, halkta bu tür bir beklenti yaratması ve gerekli gereksiz herkesin ‘mazlum’ ve ‘aciz’ davranarak böyle bir iyi niyeti suiistimal etmeye çalışması neredeyse kaçınılmaz.
Bundan daha feci olarak, gayet iyi niyetlerle yapıldığını varsaydığım ötekilere yapılan bu açılımın, aslında bu ötekileri başka bir şekilde sınıflandırma ile sonuçlandığı gayet aşikar değil mi? Yerel, kurban, haklı veya yerel olmasının getirdiği kadimlik belki de. Müze gezer gibi bakabiliriz, işte yerel Kürtler, haklı Romenler ve kadim Ermeniler. Hepsi, onlara uzaktan bakmamız için, öteki torbalarından çıkarılıp, başarı ile sınıflandırılmış ve bilmemiz gereken bilgileri ile beraber camların içerisine konulmuşlar.
Ne yapılabilirdi?
Böylesine soğuk ve steril bir açılım yerine nasıl açılmak daha yararlı olurdu? Tüm insanlık için geçerli olan ama bizim bu topraklarda yaşayan insanlar olarak da farkına varmamız gereken önemli bir unsur, kendi yabancılığımız. Eğer dini kimliğimiz bizim için önemli ise, bu fani dünyadan gelip geçerken dost arıyan birer yabancı olmadığımızı kim söyleyebilir? Eğer etnik kimliğimiz bizim ‘ben’liğimizi oluşturuyorsa, bir bakın, buraya göç etmeyen, burada misafir olarak bulunmayan bir millet var mı? Yok eğer coğrafi olarak bu topraklara sahip çıkacaksak, o zaman ayrımcılık yapmadan, bu topraklarda hem Büyük İskenderin, hem Bizanslıların yaşadığını ve onlarla da
büyük bir miras paylaştığımızı, yani şairin dediği gibi ‘hem fetheden, hem de fethedilen’ olduğumuz bilinci ile bir büyüklüğe kapılmadan yaşamayı bilelim.
Eğer zülme maruz kalmış toplumların hislerini dışa vurmalarına yardımcı olmak istiyorsak, her şeyden önce ‘biz onlara yardımcı oluyoruz’ zihniyetinden ve bunun olşturduğu üst/ast ilişkisinden kendimizi kurtarmamız lazım. Samimi ve olumlu sonuç beklediğimiz bir açılım öncelikle yukarıda bahsettiğimiz gibi gerek bu dünyada, gerek de bu coğrafyada kendi yabancılığımızı kavrayarak başlar.
O zaman öteki olan insanlara yardım amaçlı açlımlar yapmak yerine, hepimiz yabancılar ve ötekiler olarak sağlam bir ilişki kurmanın adımlarını atmaya başlayabiliriz. Kendi yabancılığımızla samimi olarak yüzleşip, beraber var olmanın önemini önce dinlediğimiz sonra da anlattığımız sürece bu tür süreçlerden bir sonuç bekleyebiliriz. Yoksa, kendimizi bilmeden atmaya çalıştığımız adımlar, malesef bize bu konuda menzil kazandırmaz.
Ali E. Erol: Howard Universitesi (ABD)- Hitabet İletişimi doktora öğrencisi
This material is presented as the original analysis of analysts at S-CAR and is distributed without profit and for educational purposes. Attribution to the copyright holder is provided whenever available as is a link to the original source. Reproduction of copyrighted material is subject to the requirements of the copyright owner. Visit the original source of this material to determine restrictions before reproducing it. To request the alteration or removal of this material please email [email protected].
rosters
IMPORTANT LINKS
- Home
- Admissions
- Academics
- Research & Practice
- Center for Peacemaking Practice
- Center for the Study of Gender and Conflict
- Center for the Study of Narrative and Conflict Resolution
- Center for World Religions, Diplomacy, and Conflict Resolution
- Indonesia - U.S. Youth Leadership Program
- Dialogue and Difference
- Insight Conflict Resolution Program
- Parents of the Field Project
- Program on History, Memory, and Conflict
- Project on Contentious Politics
- Sudan Task Group
- Undergraduate Experiential Learning Project
- Zones of Peace Survey
- News & Events
- Student and Career Services
- Alumni
- Giving